Milas Tarım Fuarı bundan 7 sene önce ilk kez düzenlendiğinde “Didim’e bu kadar yakın, gidip gezmeli” deyip; yine Mart ayında Milasın yolunu tutmuştuk.
Geçen bu 7 senenin sonunda bu yıl bu organizasyonun bir panayır havasından yavaş yavaş bir Fuar havasına bürünmeye başladığını görmeye başladım desem yeridir.
Bu yılki fuara tarım alanı ve bağlantılı sektörlerde faaliyet gösteren 187 firma katılmış.
Elbette ki sıradan bir çiftçi olarak bakınca insan gidip gezince kendi branşında sergilenen yeni birşeyler görmek istiyor, o da yoksa en azından kendi ürettiği ürünle alakalı firmalar görmek istiyor.
Öğlene doğru atladım motora, havanın açık olmasını fırsat bilip geze geze Milasa sürdüm.
Selimiye’ye yaklaşırken Zavendik Zeytinyağ fabrikasında çalışanlar gördüm. Geri Dönüp bir merhaba dedim. Zavendik markasının sahipleri aynı zamanda Akköydeki Cafe Olive Sanat Galerimizin karşısındaki köy sofrası 34 mekanını işletiyorlar.
Fabrika yeni. Herşey pırıl pırıl. Geçen Yıl sıktıkları soğuk sıkım yağ, 2. Milas Hasat Şenliklerinde yapılan zeytinyağ kalite yarışmasında birincilik ödülü almış.
Bu sektörde yeni olan bir firma için çok sevindirici. Bu yıl geçen yıldan farklı olarak yan taraftaki arazide bir de restoranları olacak. Mola verip birşeyler içerken zeytinlerinden yağlarından da tadım yapmak isteyenlere sunacaklar belli ki…
Fuara geldiğimde ilk gözüme çarpan tabii ki trafik.. Yol güzergahında kalabalık meselesi geçmiş yıllara oranla büyük ölçüde çözülmüş. Direkt park yeri gösteriyor görevliler ve önceki yıllara oranla daha fazla araç fuar alanının bahçesine park edebilmiş.
Her yerde alet, ekipman, traktörler, çapa makineleri, budama, süt sağma, fuar içinde yem karma, dışında bitki fidanları satan firmalar… İçerde gezerken yine zannedersem Sökeden bir firmanın patentlediği sarhoş tekerlekli hidrolik pulluk gözüme ilişti. Kendileri yapmışlar, patent almışlar.. Vdeosunu da gösteriyorlar.. Görsen “ne tarafa kapatıyor” dersin pulluğun kulağı farklı. Ama videosunda toprağı çok güzel işlediğini görüyorsunuz. İhtiyacı olan meraklılar gidip bakacaklardır.
Fuar Binası olarak Kullanılan Eski Tariş Çırçır Fabrikasının ön tarafına bir de yarım daire çadır koymuşlar ve burası da “Yöresel Ürünler” tabelası altında gıda ağırlıklı ürünler içeriyor. Bence bu tamamlayıcı olmuş Milas Fuarında.
Ben vardığımda açılış konuşmaları bitmek üzereydi.
Geçen Yıllarda Muğla Millet Vekili meşhur bağlama sanatçısı Tolga Çandar da açılışta konuşma yapmıştı hemşehrilerine. Bu yıl biraz geç vardım, pek fazla dinlemedim konuşmaları. Ama geçen yıllara oranla daha yoğun bir kalabalık vardı ve bu altını çizerek söylemeliyim “Milas için çok önemli”…
prestij, sponsorluk, destek…
Gönül isterdi ki Milas’ta üreten firmalar daha fazla katılsınlardı da sayı 187’lerden çok daha fazla olsaydı… İlla ki firma fuara ürün satmak, sergilemek için gelmez, fuara destek vermek için de gelir. Belki firmanın orada ürün tanıtmaya, satmaya çok fazla ihtiyacı yoktur ama aldığı bir standla bir nevi katılımıyla sponsorluğuyla elini taşın altına koyar… Zira Milasın tanıtımına yönelik çok güzel bir buluşma bu Fuar ve benim için bu açıdan diğer büyük tarım fuarlarından da önemli diyebilirim.
Üreticiyle Tüketicinin yüzyüze karşılaştığı yerler, işte böyle organizasyonlar ve bildiğim kadarıyla katılan firmalara devlet tarafından teşvik mahiyetinde % 50’ye varan fuar desteği yapılıyor.
Dünyaca ünlü Milas Halısı
Milas halısı rengini ovalarında eskiden beri yetiştirilen tütünden ve kök boyalarından alır. Yörüklerin dokudukları motiflerden en belirgin olan menderesler yapa yapa(kıvrıla kıvrıla, zigzaglar yapa yapa) akan nehir kaderi ve talihi sembolize eder… Bir halıyı okuyabilirseniz size sembollerden oluşmuş alfabesiyle çok hikayeler anlatır… bir seccade, bir döşemealtı, bir yolluk yada kelle ebadı halı üzerinde neler neler yazmaktadır bazan…
Bunun ötesinde panayır havasından fuara geçişte bence esas önemli kriter tıpkı İzmirdeki Tarım Fuarlarında olduğu gibi konuyla alakalı Akademisyenlerin bilgilendirici konuşmalar yaptığı salonların da yer olması gerekliliği.
Bu yıl Milas Tarım Fuarının arıcıların bolca yer aldığı köşesinde Arıcılar arası bilgi yarışması düzenlenmiş. Benim fuarı gezip yola çıktığım bir saate denk geldi. Ama Milas Fuarına arıcı bolca gelir.. Herkeste arı var, Muğlalı arıcılar işte bu dünyaca ünlü Milas Çam balını üretir buralarda…
Muğla Valiliği, Milas Kaymakamlığı, Milas Belediyesi, Milas Ticaret Odası ve daha pek çok kurum ve kuruluş öyle güzel bi tanıtım yarışına girmişler ve çok sevindirici.
Küçücük Milasın ilk günklü heyecanıyla bu fuarı yapıyor oluşu sevindirici…
Emeği geçen herkese içten teşekkürler…
Fuardan ayrıldıktan sonra Beçin’e doğru sürdüm. Menteşeoğulları beyliğinin Balat’ta Milet Antik kentinin yanıbaşında Menteşeoğulları Beyi İlyas Bey adına yapılmış Cami ve Külliyesini bilirsiniz. Akköyden 3 km sonra antik tiyatro ve müzenin çaprazında…
İşte bir zamanlar Cenevizlilerin ticari antlaşmalar yaptığı ve Balat’a konsolosluk açma girişimlerinin de olduğu o zamanlarda limanın dolmasıyla önemini kaybeden Milet Osmanlı Beylikler döneminde Menteşeoğlu İlyas Bey’i de Milasa sürüklemiş. Diye bilirdim ama öyle değilmiş…
Bugün fuarda aldığım Muğla Kültür tanıtım kitapçığında çok enteresan bilgilere ulaştım… Bir rivayete göre de Menteşeoğlu İlyas Bey’in burada yattığı söyleniyor…
Bu da belki bir başka yazının konusu… Ordan Ören’e 45 kilometre gidip fazla oyalanıp yağmura yakalanmamak için gerisingeriye Didime döndüm…
Bir cennet parçasındaki mücevherler gibi ormanımız, madenimiz, suyumuz, balığımız var… ne güzel…